“Çocuğum çok zayıf, hiçbir şey yemiyor” diyenlerden biriyseniz, çocuğun yemek alışkanlıklarını yeniden ele almak iyi olabilir.
İşte 10 adımda çocuklara doğru yemek alışkanlıkları kazandırmanın yolları…
1- Yemek yemek oyuna ve ödüle bağlı olmamalı
Yemek yemek bir oyun değil, gereksinimdir. Çocuğun istenilen yemeği yemesini teşvik etmek için bir ödül sunmak, onun yemekle bağ kurmasının önüne geçer. Aynı şey oyun için de geçerlidir.
Oyunla yemek yemek dikkati başka yöne çeker ve çocuğun doyma hissinin farkında olmamasına sebep olabilir. Çocuğun, yemeği sağlıklı olmak, ihtiyaç duyduğumuz enerji ve besin maddelerini almak için yediğimizi bilmesi gerekir.
Oyunla, dikkat dağıtarak veya ödül-ceza sistemiyle yemek yedirmek, yemek yemekle ilgili algılarını olumsuz yönde değiştirir.
Yemeğin ödül ve ceza ile bağlantılı, herhangi bir koşula bağlantılı olduğunu değil, sağlıklı ve iyi olmakla ilgili olduğunu öğrenmesi gerekir.
2- Çocuğa bakan kişilerin yemek alışkanlıklarını gözden geçirmeli
Sağlıklı beslenme alışkanlıklarını evde herkesin benimsemesi gerekir. Her şeyden önce evdeki yetişkinlerin ve bakıcı, büyükanne gibi bakım veren kişilerin çocuğa örnek olması gerekir.
Çocuk evin bir parçası olduğu için, yaşamındaki yetişkinler farklı şeyler yiyebilirken ona ayrıca sebze yedirilmeye çalışmasına tepki gösterebilir. Sofra, herkesin birlikte keyif aldığı ve besleyici yiyeceklerin bulunduğu bir ortam olmalıdır.
“Oğlum hiçbir şey yemiyor.” “Kızım sofraya oturmak istemiyor” diyorsanız, öğün zamanları geldiğinde nasıl çocuğun nasıl bir ortamla karşılaştığını bir gözden geçirin.
3- Ekran karşısında yemenin zararlı olduğunu unutmayın
Yemek zamanı geldiğinde TV’nin kapatılması, tablet ve telefonların sofradan uzak tutulması, sağlıklı yemek alışkanlıklarına giden ilk adımlardan biridir.
Her çocuğun yeme hızı ve yemeğe, yeni şeyleri denemeye ilgisi farklı olabilir. Bir çocuğun yiyecekle ilişkisi koku, renk, tat ve dokularla olur. Bir besini alması için ekranla oyalanarak yedirilen bir çocuk, besinle iyi bir ilişki kuramaz. Bu da yediği şeyin farkında olmasının önüne geçer.
Oyalanarak yemek, öğün saatlerinin sarkmasına da yol açar. Çocuğun dikkatinin merkezinde yiyeceği yemek olmalı, sohbet gibi diğer unsurlar sofra keyfinin bir parçası halinde kalmalıdır.
Çizgi film izlemek veya tabletten video izlemek, odağı yemek yeme deneyiminden uzaklaştırır.
4- “Sofraya oturmak istemiyor, başka yerde yemek istiyor”
Çocuğunuzun sofraya oturtmakta zorlanıyorsanız, sofranın ilgi çekici ve keyifli bir ortam olması işinizi kolaylaştırır. Yemek yerken sempati yaratacak detaylar, zaten oyunla yaşayan çocuklar için keşfedilecek yeni şeyler sunar.
Yemek hazırlıklarını ve sofra detaylarını, yemeği sevdirmek için olumlu birer araca dönüştürebilirsiniz. Sofrayı birlikte kurabilir, seveceği peçete ve tabaklar alabilirsiniz.
Sofra, ailede tartışmaların yaşandığı gergin bir yer haline geldiyse, bu durumu da yeniden ele almak gerekir. Sofrayı tekrar keyifli bir yer haline getirmek için birkaç küçük yeni detay ekleyebilirsiniz. Öte yandan özellikle hareketli yapıdaki çocuklar için sofraya oturmak sıkıcı olabilir.
Etraflarındaki her şey ilgilerini çekebilir. Hareketli ve yoğun bir yaşamınız varsa çocuğunuzun sofra ile bağını tekrar kurması için birkaç sakin akşam yemeği organize edebilirsiniz. Özellikle yeni bir yiyecekle tanışan çocukların süreye ihtiyaç duyduğunu da hatırlatmak gerek.
5- “Dolaşarak yemek yiyor”
Yemek, oturularak yenilir. Ayakta yemek yemenin zararları artık birçoğumuz tarafından biliniyor. Ne var ki bazı çocuklar yemek esnasındaki konuşmalarla bir çağrışım yaşayıp size bir oyuncağını göstermek, bir olayı anlatmak için ayağa kalkmak isteyebilir.
Çocuğu hareketli doğası ile sofrada oturtmak zor olabilir. Ona nazikçe “Bunu çok merak ettim. Yemekten sonra bana anlatır mısın?/Gösterir misin?” diye yönlendirebilirsiniz. Tuvalete gitmek gibi bir sebeple sofradan kalkan çocuğun, araya fazla süre girmeden dönmesine dikkat etmek de iyi olur.
Yemek masası mekanik ve sessizce yemek yenecek bir yer olduğunda sofra keyfi de azalır. Aile üyelerinin günü değerlendirdiği, birbiriyle yüz yüze görüştüğü bir yerdir. Bu bakımdan dengeyi tutturmak da önemlidir.
6- “Kızım/oğlum her yemeği yemiyor”
“Çocuğum her yemeği yemiyor” cümlesi birçok anne babanın problemini yansıtır. Her bireyin olduğu gibi çocukların da kendilerine özgü damak zevkleri vardır. Ne var ki yemek seçen çocuklar için ayrı yemek pişirmek, size zaman ve emek olarak sürdürmesi zor bir yola sokabilir.
Çocuklar her yemeği sevmeyebilir ve o günün menüsü de çocuğunuz için cazip olmayabilir. Çocuğunuzun rafine bir damak zevkinin olması olumludur ancak çocuğa göre yemek pişirilmesi, zaman içinde geri dönülmesi zor bir alışkanlığa da dönüşebilir.
Yemekleri biraz farklı bir tarzda pişirmek için denemeler yapabilirsiniz ancak çocukların herkes için pişen yemeklerden yemesini teşvik etmek de önemlidir.
7- Ara öğünlere dikkat!
Ara öğünlerin miktarı, ana öğünlerle aralarındaki süre önemlidir. Çocuğunuzun ara öğünler yüzünden iştahının kapandığını fark ediyorsanız size önerilen beslenme düzenini gözden geçirmeniz gerekebilir.
Öncelikle ara öğünlerde aldıkları meyve ve karbonhidrat miktarına, ayrıca ara öğünler ve ana öğünler arasında geçen süreye bir bakın. Ara öğünler, atıştırma alışkanlığını güne yaymalarına sebep olursa ana öğünler için hazırlanan yemekler çocuklarınızın ilgisini çekmeyebilir.
Ara öğünler için hazırlanan gıdalar ile ana öğünlerin içeriğinin dengeli olmasına gayret gösterin.
8- Miktar konusunda çocuğunuza güvenin
Klasik bir ifade vardır: “Bebeğin ne yiyeceğine anne, ne kadar yiyeceğine ise bebek karar verir.”
Bir çocuğun hangi besinden ne kadar yiyeceğine karar vermesi, özgüven gelişimi için de önemlidir. “Doymadın” diyerek zorlamak, çocuğun kendi bedensel ihtiyaçları ile olan bağını zedeler.
Yine de burada bir ince ayrım vardır. Çocuğun alması gereken protein, kalsiyum, vitamin ve mineral gibi besin gereklerinin sağlanması ve günlük beslenme planında bir denge sağlanması da önemlidir. Seçenekleri organize etmek ve sunmak yetişkinin işidir.
Uykusuzluk, hastalık, genel yorgunluk gibi birçok etken iştah üzerinde etkilidir. Genel bir denge gözetmeniz sizin de işinizi kolaylaştırır. Çocuğunuzun hangi miktarlarda yediğini gözlemlemek için kendinize süre tanıyın.
9- Bulamaç yapmayın ama farklı tarifler deneyin
“Blender bebekleri” lafını duymuşsunuzdur. Blenderdan geçirilmiş sebze püreleriyle beslenen bazı bebekler, uzun süre boyunca karışık sebze püreleriyle beslenme dolayısıyla sebzelerin tek başına olan tatlarını tanımıyor.
Çocukların yemesi istenilen bir gıdanın farklı bir gıda içinde sunulması birçok durumda önerilmiyor. Çocuğunuzun sebze sevmesi için fırınlamak gibi farklı yöntemlerle pişirmek, değişik şekillerde kesmek, soslarla sunmak gibi yöntemler denemeniz iyi bir fikir olur.
Ancak yedirmek için tanımadığı karışımlar sunmak onun için cazip olmaz. 3-4 yaşından itibaren yemek hazırlarken, sebzeleri yıkarken size yardım etmesi için çocuğunuzu teşvik edin. Bir sebzenin sofraya nasıl geldiğini görmek onunla tanışmak için iyi bir yoldur. Sofraya farklı çeşitler getirin ve birlikte deneyin, üzerine konuşun.
10- Aynı yiyeceklere takılıp kalmayın
“Nasıl olsa besleyici, yiyor” diyerek hep aynı yiyecekler arasında takılıp kalmayın. Haftada 1 veya 2 gününüzü hiç denenmemiş bir tarife, tadına bakılmamış yemeğe ayırabilirsiniz.
Çocuğunuz o güne kadar hiç yemediği bir sebzeyi bu yeni tarif sayesinde yemeye başlayabilir. Tadına bakmak, üzerinde yorumları paylaşmak öncelikle eğlenceli bir aktivite olur.
Bu da yeniliklere açık olması, gerektiğinde alışkanlıkları gözden geçirmeyi bilen bir birey haline gelmesi için iyi bir yoldur. Besin çeşitliliği, gelecekte farklı ortamlara girdiğinde kendini beslemeyi öğrenmesi için de çocuğunuzun kazanması gereken bir kavramdır.