Hafta sonunu, eşim ve çocuklarımla beraber babam da geçirdik.
Babam, bahçemizde ki yaşlanmış ve meyve vermeyen ağaçlarını kestirdi bugün. Çocuklar bahçeye dedelerinin yanına koştular.
Babam ısrarlarına dayanamayıp kucaklarına odunu vermiş, taşısınlar diye ama kıyamıyor. Tamam hadi aferin size. Ben yaparım, hadi siz gidin içeri sobanın yanına çizgi film izleyin.
Dedim baba bırak yapsınlar. İki parça odunun altında kalmazlar. El bebek gül bebek yetişmesinler. Hep armut piş ağzıma düş olmasınlar.
Belki armut bile bulamıyacaklar değil mi ama.
Rahata alışırlarsa ben daha bu çocukları eğip bükemem.
Zorluğu işi görsün, sorumluluk alsınlar.
Çorbaya tuz olmanın mutluluğunu yakalasınlar.
Ayakları Takılacak düşecekler diye korkuyorum diyor babam.
Güldüm ?
Daha iyi ya, bir kere düşerse bir daha o düştüğü yerde düşmemeyi öğrenir.
Hayat tecrübesini şimdilik düşüp kalkmak üzerine yapacaklar.
Bunu çizgi film izlerken öğrenemez mesela.
Hayat bu derim her zaman çocuklara.
Başımıza neler gelecek bilemeyiz.
O yüzden gözünüzün gördüğünü, elinizin yettiğini yapın ve öğrenin.
O bilgiler mutlaka size lazım olacak.
-Koşturan Anne